Korona en çok sigara içen erkekleri korkuttu
YAZI BOYUTU
Uzmanlar uyarıyor: Sigara ve tütün ürünleri kullanımı koronavirüs riskini 14 kat artırıyor... O yüzden, bu gerçeği idrak edip sigarayı bırakmak isteyenlerin sayısı hiç olmadığı kadar artmış durumda. Sağlığa zararlı pek çok alışkanlığın yanı sıra sigarayla da mücadele eden Yeşilay’dan ilginç rakamlar aldım… Korona günlerinde Yeşilay’ın 444 79 75 no’lu YEDAM (Yeşilay Danışmanlık merkezi) Danışma Hattı’nı arayanların yüzde 82’sini sigara bağımlıları oluşturdu. Bu rakam daha önceleri yüzde 12 civarındaydı. Arayanlar şu gerekçeleri iletti:
- Çocuklarımla daha fazla zaman geçirebilmek için sigarayı bırakmaya karar verdim.
- Koronavirüs salgınında sigara almak için dışarı çıkıyorum. Ya korona ya da sigara beni öldürecek; bırakmanın zamanı geldi. Diğer bilgilere gelince…
- YEDAM Danışma Hattı’na son 15 günde Türkiye genelinden 8 bin 412 çağrı geldi. Çağrıların büyük kısmı İstanbul’dandı. İstanbul’u Ankara, İzmir ve Antalya izledi.
- Sigaradan kurtulmak için arayanların sayısı 6 bin 673 kişi.
- Korona günlerinde sigarayı bırakmak için Yeşilay’ı arayanların yüzde 80’i erkek.
- Sigarayı bırakmak isteyenlerin büyük çoğunluğu 45-70 yaş arasındaki kişiler.
- Hattı arayanların hemen hemen hepsi sigarayı nasıl bırakacaklarını bilmediklerini söyledi ve şu soruları sordu: Yeşilay, sigarayı bırakmak isteyenlere ne tür destekte bulunuyor? Sigarayı bırakmanın en kolay yolları nelerdir? Sigarayı bırakmak için bir ilaç desteği var mı?
Kitaplık alerjisi var!
‘Hayat eve sığar’ dedik, hayatımızda belki de hiç yapmadığımız kadar evde oturduk. Ne kadar ‘evci’ olursan ol, kolay iş değil bu. O zaman kendimize bir yol bulalım, nasıl iyi hissedeceksek onu yapalım dedik; bazı çabalara giriştik... Kimi resim yapıyor, kimi ekşi maya ekmek ya da yemek… Kimi yazıyor çiziyor, kimi sadece duruyor. Bu da bir yol, bazılarına iyi geliyor. Kimileri de Instagram’da canlı sohbetlere başladı.
Evet, biraz suyu çıktı tabii, arkadaşıyla sohbetini bile kel alaka yayınlayanlar var ama iyi hissedecekse yapsın. Çünkü bu olanlar başımıza ilk kez geliyor ve hepimiz iyi ya da kötü arayıştayız. Ama aksiyona ve çaba gösterene dayanamıyor birileri işte! Hemen salvolar, çemkirmeler, ayar vermeler başladı. Neymiş “herkes canlı yayın yapıyormuş, ben de bizim bakkalla yapacağım” türü mavralar.
Oysa çok basit: İstemeyen izlemesin! Söylenmek yerine bakma, izleme, görme! Bu kadar basit. Benzer eleştiriler, bu yayınları evlerindeki kitaplıkların önünde yapanlara de geliyor. Evdeki kitaplık neden tartışma konusu oldu hiç anlamadım ama adamın evde en değer verdiği, kendini en iyi hissettiği köşe orasıysa neden olmasın? Millet marka çantalarını, pırlantalarını gözünüze sokunca sorun yok, kitaplık önünde canlı yayın mı sorun oldu? Bu kitaplık alerjisi gerçekten çok acayip.
Neyse meseleye canlı yayınlardan girdim çünkü aşağıdaki yazıda Instagram’daki canlı yayınımdan notlar var. Hem de kitaplık önünde yaptım…
Karantinanın iyi geldiği çift
Komedyen Alper Kul ve eşi Aylin Kontente’nin evde çektiği videoları izlemeyen var mı? Bir karı-koca bir ayı geçen karantina süresince neler yaşar, birbirlerini nasıl kasar, birbirlerini nasıl bunaltırlar? Hepsi var içinde. Öyle tatlı, öyle komik çekiyorlar ki; insanlara iyi geliyor, moral veriyor. Geçen gün Alper Kul’la Instagram’da canlı canlı söyleştik, meğer bu aşamaya gelmeleri kolay olmamış. İşte anlattıkları:
Alper Kul, epey evhamlı biri. Koronayı da psikolojik olarak atlatmış! Yani sürecin psikosomatik etkileri olmuş onda; hastalığın etkilerini görmüş, panik olmuş, vasiyetnamesini bile yazacak noktaya gelmiş. Öyle bir hal. Sonunda test yapılmış, negatif çıkınca rahatlamış. “Kendimize de, insanlara da moral verelim” diyerek video çekmeye başlamışlar.
Videolarda gördükleriniz gerçek değil elbette! Birbirini bunaltan o çift, rol icabı öyle! Tersine, birbirlerine acayip destek olan ve anlaşan bir çift. Bu süreci aileyle birlikte yaşamanın büyük avantaj olduğunu düşünüyorlar. Hikayelere birlikte karar verip oynuyorlar.
Ama çekerken kavga çıkıyormuş arada! Çünkü Alper iş konusunda çok titiz, çok pimpirikli. “Ama karantina bana iyi geldi, çünkü gereksiz takıntılarımı törpüledi” diyor. Yani olayların iyi yanları görmek, iyi taraflarından bakmak da mümkün. Yeter ki isteyelim.
Bu karantina sürecine de olumlu yanından bakıyor Alper Kul. “Eskiden de kar kış zamanlarında evlerimize kapanmaz mıydık? Birbirimizle daha çok vakit geçirmez miydik? Bu eski normali yaşamak iyi oldu, kendimize geldik” diyor. Neden mi? “Ben daha önce evde bu kadar zaman geçirmemiştim. Hep iş, hep turneler vardı. Ben eşimi tanımaya başladım, yeni yeni huylarını gördüm. Bu durum hepimize iyi geldi.” Anlayacağınız karantinanın iyi geldiği çiftlerden onlar. İnsanın geçinmeye gönlü varsa, hayatındaki insana değer veriyorsa, sıkılmamak için bir yol buluyor. Yazının anafikri şu: İlişkiyi ‘iyi hissetmek’ için yaşadığımızı gözardı etmesek; kasmasak, ego savaşlarına falan girmesek, ne kadar eğlenebileceğimizi de göreceğiz. Bütün mesele bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder